Usuli Kazanılmış Hak

I.    GİRİŞ

İşbu blog yazısının konusunu usuli kazanılmış hak yani müktesep hak oluşturmaktadır. Bu kapsamda usuli kazanılmış hakkın mevzuat, doktrin ve içtihatlardaki yeri incelenecektir.

II. USULİ KAZANILMIŞ HAK

A.  GENEL OLARAK

Öncelikle belirtmek gerekir ki 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda (“HMK”) usuli kazanılmış hakka ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır.  Bir hukuki uyuşmazlıkta, mahkemenin veya tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakka, usuli kazanılmış hak denmektedir[1].

Usuli kazanılmış hak kurumu, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, doktrinde kabul görmüş ve Medeni usul hukukunun vazgeçilmez, ana ilkelerinden biri haline gelmiştir. Öyle ki Yargıtay bir kararında[2] “Usuli kazanılmış hak kavramı, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez ana ilkelerinden biri haline gelmiştir. Anlam itibariyle, bir davada mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.” şeklindeki ifadeleriyle de bu durumun önemini belirtmiştir.

Usule ilişkin kazanılmış hakka örnek vermek gerekirse; bir tarafın bilirkişi raporuna itiraz etmemesi ile diğer taraf lehine usuli kazanılmış hak doğmaktadır. Bir diğer örnek olarak ise, hâkimin bir tarafa HMK’nın 94. madde gereğince kesin süre vermesi, karşı taraf lehine usuli kazanılmış hak doğurmaktadır.

B.  YARGITAY’IN BOZMA KARARI NEDENİYLE DOĞAN USULİ KAZANILMIŞ HAK ÇEŞİTLERİ

Usuli kazanılmış hak çeşitleri HMK’da açıkça düzenlenmemiş olup, içtihatlarla geliştirilmiştir. Yargıtay’ın bozma kararı nedeniyle doğan usuli kazanılmış hak iki çeşittir. Bunlardan ilki mahkemenin bozma kararına uyması ile doğan usuli kazanılmış haktır. İkincisi ise bazı konuların bozma kararının dışında kalması ile doğan usuli kazanılmış haktır.

1.   Bozma Kararına Uyulması İle Doğan Usuli Kazanılmış Hak

İlk derece mahkemesinin Yargıtay’ın bozma kararına uyması halinde bozma kararı lehine olan taraf için usuli kazanılmış hak doğmaktadır. İlk derece mahkemesinin bozma kararına uyması halinde meydana gelen bozma çerçevesinde muamele yapma ve hüküm verme durumu, taraflardan birisi lehine ve diğeri aleyhine hüküm verme neticesini doğuracak bir durumda ve buna usuli kazanılmış hak denmektedir[3]. Bu doğrultuda Yargıtay bir kararında[4] “Bilindiği üzere, mahkemenin bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış bir hak doğar. Yani; bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için, o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yapmak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince karar vermek yükümlülüğü oluştuğundan, bu mahkemenin sonraki hükmünün bozmada gösterilen esaslara aykırı olması usule uygun sayılmaz. Mahkemenin bozma kararına uyması ile oluşan, bozma uyarınca işlem yapma ve hüküm verme durumu, yanlardan birisi lehine, diğeri aleyhine hüküm kurma sonucunu doğuracak bir durumdur ve buna usuli kazanılmış hak denilmektedir. Bu kurum usul yasasının dayandığı ana esaslardan olduğu gibi, kamu düzeni ile ilgili bulunması sebebiyle de re’sen gözetilmesi gerekir.” şeklinde tesis ettiği hükümle konuya açıklık getirmektedir.

İlk derece mahkemesinin bozma kararına uyması açıkça olabileceği gibi uyma kararı vermeksizin bozma uyarınca işlemler yaparak fiilen uyma suretiyle de olmaktadır. Belirtmek gerekir ki her bozma kararına uyma usuli kazanılmış hak doğurmayacaktır. Bozmaya uyma ile usuli kazanılmış hakkın meydana gelebilmesi için, ilk derece mahkemesinin esasa ilişkin nihai kararının esastan bozulması gerekmektedir[5].

Belirtmek gerekir ki, Yargıtay’ın bozma kararına uyan ilk derece mahkemesi bu karar ile bağlı olup, bu kararından daha sonra dönerek direnme kararı veremeyecektir. İlk derece mahkemesi bozma kararı uyarınca inceleme yaparak, yeni bir hüküm vermek durumundadır[6].

Yargıtay’ın bozma kararına uyan ilk derece mahkemesi, bozma kararı uyarınca, incelemek yapmak ve hüküm vermek durumunda olduğu gibi, ilk derece mahkemesinin kararını bozan Yargıtay dairesi de, sonradan ilk bozma kararı ile belirtmiş olduğu esaslara aykırı bir şekilde ikinci bir bozma kararı veremeyecektir. Zira aksi takdirde, usul hükümleri ile amaçlanan istikrar zedelenir ve mahkeme kararlarına karşı güven duygusu sarsılabilir[7].

2.   Bazı Konuların Bozma Kararı Dışında Kalması Halinde Doğan Usuli Kazanılmış Hak

Bir hükmün birden fazla hüküm fıkrasını ihtiva etmiş olmasına rağmen temyize başvuran taraf bunlardan birini temyiz talebi dışında tutmuş ise, Yargıtay temyiz incelemesini hükmün sadece temyiz edilmiş kısmıyla sınırlı olarak yapacağından dolayı hükmün temyiz edilmemiş kısmı temyiz incelemesi dışında ve dolayısıyla bozma dışında kalacaktır[8].

Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalan kısımları kesinleşmektedir. Bozma kararına uymuş olan ilk derece mahkemesi kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremeyecektir. Şöyle ki kesinleşmiş olan bu kısımları o kısımlar lehine olan taraf lehine usuli kazanılmış hak teşkil etmektedir[9]. Buna ilişkin olan bir Yargıtay kararında[10] “Mahkemece, bozmaya uyulduktan sonra yapılan yargılamada, alınan bilirkişi raporunda belirlenen imalat bedelinin, davacı arsa sahibince depo edilmesi için süre verilmiş, depo etmemesi üzerine dava tümden reddedilmiştir. Öncelikle, anılan bozma ilamında, geriye etkili fesih ve müdahalenin meni talepleri bozma kapsamı dışında bırakıldığı ve bu konuda usuli kazanılmış hak oluştuğu halde, bu talepler için red kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğu gibi, yüklenicinin imalat bedeli istemi ile fesih talebi birlikte ifaya konu edilemeyeceğinden, imalat bedelinin depo edilmediği gerekçesiyle, fesih talebinin reddi doğru olmamıştır… Açıklanan sebeplerle temyiz itirazlarının kabulüyle mahkeme kararının bozulmasına…” şeklindeki hükmü tesis etmiştir.

Belirtmek gerekir ki bir hususun bozma kararı dışında kalabilmesi iki halde söz konusu olmaktadır. İlki o hususunun açıkça temyiz sebebi olarak ileri sürülmesine rağmen Yargıtay tarafından reddedilmesi veya ikinci olarak o hususta herhangi bir temyiz itirazı ileri sürülmemesine rağmen, dosyanın Yargıtay tarafından incelemesi esnasında dosyada bulunan yazılardan onun bir bozma sebebi olabilmesinin mümkün olduğu hallerde o husus Yargıtay tarafından bozma sebebi sayılmaması halidir.[11].

Yargıtay tarafından bozulan hükümdeki asıl talep ve feri talep hakkındaki taleplerden birine yönelik temyiz itirazı Yargıtay tarafından reddedilirse, söz konusu talep hakkındaki karar bozma kararının kapsamı dışında kalarak kesinleşir; bir başka deyişle o karar lehine olan taraf için usuli kazanılmış hak söz konusu olur[12].

Asıl talebin birden fazla olması durumunda ilk derece mahkemesinin her talep hakkında ayrı ayrı karar vermesi gerekmektedir. Bu taleplerden birine ilişkin temyiz itirazı Yargıtay tarafından reddedilirse, o talep hakkındaki karar bozma kararının kapsamı dışında kalanlara kesinleşir ve o karar lehine olan taraf için usuli kazanılmış hak niteliği taşır[13].

C. USULİ KAZANILMIŞ HAKKIN İSTİSNALARI

Usuli kazanılmış hakkın bazı istinasları mevcuttur. Türk Hukukunda Yargıtay içtihatları ile kabul edilmiş bulunan usuli kazanılmış hakka, Yargıtay içtihatlarıyla getirilmiş olan istisnalar aşağıdaki gibidir:

1.   Görev konusu usuli kazanılmış hakkın bir istisnasını oluşturmaktadır. Görev konusu açıkça bir temyiz sebebi olarak ileri sürülmemiş ve Yargıtay tarafından da gözetilmeden hüküm başka bir sebepten dolayı bozulmuşsa, ilk derece mahkemesinin bozma kararına uyarak yaptığı yargılama esnasında görev itirazı yapılabilmektedir. Ayrıca ilk derece mahkemesi kendiliğinden de görevsizlik kararı verebilmektedir. Aynı zamanda Yargıtay’da ikinci temyiz incelemesi esnasında verilen hükmü görevsizlik nedeniyle bozabilmektedir[14].

2.   Usuli kazanılmış hakka ilişkin olarak bu hakka aykırı bir içtihadı birleştirme kararı çıkmış ise, bozmaya uymayla başlayan yargılamada bu yeni içtihadı birleştirme kararı usuli kazanılmış hakka rağmen uygulanacaktır. İçtihadı birleştirme kararları, benzer hukuki konularda Yargıtay Genel Kurullarını, dairelerini ve adliye mahkemelerini bağlamaktadır[15].

3.   Bozma kararına uyma ile başlayan yargılama sırasında taraflar iddia ve savunmanın değiştirilmesi ve genişletilmesi yasağının istisnalarından yararlanarak usuli kazanılmış hakka rağmen ilk derece mahkemesinin, bozma kararındaki esaslardan ayrılmasını, uyduğu bozma kararı üzerine vermeyi düşündüğü hükümden farklı bir hüküm vermesini sağlayabilmektedirler[16].

4.   Hak düşürücü süre, kesin hüküm itirazı, kamu düzenine ilişkin hususlar ve maddi hataya dayanan bozma kararına uyulması durumları usuli kazanılmış hakkın istisnalarındandır[17].

 

III.  SONUÇ

Yukarıda açıklanan tüm bu hususlar çerçevesinde sonuçlar aşağıdaki gibidir:

– Usuli kazanılmış hak HMK’da açıkça düzenlenmemiştir. Bu kavram Türk Hukuku’na içtihatlarla kazandırılmıştır.

– Usuli kazanılmış hak, bir hukuki uyuşmazlıkta, mahkemenin veya tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan haktır. Yargıtay’ın bozma kararı nedeniyle doğan usuli kazanılmış hak iki çeşittir. Bunlardan ilki mahkemenin bozma kararına uyması ile doğan usuli kazanılmış haktır. İkincisi ise bazı konuların bozma kararının dışında kalması ile doğan usuli kazanılmış haktır.

– İlk derece mahkemesinin Yargıtay’ın bozma kararına uyması halinde bozma kararı lehine olan taraf için usuli kazanışmış hak doğmaktadır.

– Yargıtay tarafından bozulan hükmün bozma kararının dışında kalan kısımları kesinleşmektedir. Bu kesinleşen kısımlar lehine olan taraf için usuli kazanılmak hak teşkil etmektedir.

– Usuli kazanılmış hakların istinasları mevcuttur. Bunlara örnek olarak; görevsizlik, içtihadı birleştirme kararları, iddianın genişletilmesi ve değiştirilmesi yasağının istisnaları, hak düşürücü süre, kamu düzeni, kesin hüküm itirazı ve maddi hataya dayanan bozma kararına uyulması verilebilmektedir.

 

 

[1] Baki KURU; Medeni Usul Hukuku, İstanbul 2015, s. 552
[2] Yargıtay 21. Hukuk Dairesi, 11.07.2017 Tarihli ve 2016/19143 E. 2017/5941 K. sayılı kararı için bkz: www.kazanci.com.tr (Erişim Tarihi ve Saati: 04.10.2017, 15:22)
[3] KURU; s. 553
[4] Yargıtay 14. Hukuk Dairesi, 05.07.2017 Tarihli ve 2016/17061 E. 20175701 K. sayılı kararı için bkz: www.kazanci.com.tr (Erişim Tarihi ve Saati: 04.10.2017 15:11)
[5] Timuçin MUŞUL; Medeni Usul Hukuku, 2. Baskı, Ankara 2009, s. 345
[6] KURU; s. 553
[7] KURU; s. 553
[8] MUŞUL; s. 345
[9] KURU; s. 554
[10] Yargıtay 23. Hukuk Dairesi, 06.07.2017 Tarihli ve 2017/468 E. 2017/2026 K. sayılı kararı için bkz: www.kazanci.com.tr ( Erişim Tarihi ve Saati: 04.10.2017 15:29)

[11] KURU; s. 554
[12] KURU; s. 554
[13] KURU; s. 555
[14] KURU; s. 555
[15] MUŞUL; s. 347
[16] MUŞUL; s. 347
[17] KURU; s. 556